herşey mümkündür

kader ince ağlarla örülü ve bu ağ her yanımızı kaplamış bir şekilde iradelerimizi kıskaca alıp insan türünü kollektif bir bilinçte birleştirip sosyal yaşantımızın uyumunu sağlıyor. birimize oynamaya giderken ölme ihtimalinin daha fazla olduğu piyango tutuyor, birimiz bu denklemden nadir bir hastalıkla çıkarılıyor, birimizin başına daha önce düşünemeyeceğimiz bir sürpriz geliyor.

  aslında hiçbirimizin hayatı tekdüze değil. bolca sürprizler, tesadüfler, iyi veya kötü rastgelen şeyler. sonuçta hayatımızda dengeli bir ahenk yaratıyor. değişimlerin ve dönüşümlerin olduğu, evrensel denklemde konumumuzun değiştiği anlarda ise içimizi mutluluklar, hüzünler, kaygı ve endişeler , depresyon veya manik dürtüler dolduruyor. bilinçaltından gelen bu psikolojik tepkilerimizi hepimiz kanıksamışız. ve şaşırma denen şeyi kısa bir süreliğine yaşamaya programlıyız. çünkü şaşırmak bilinmezlik demektir. hiçkimse de bilinmezliğe tahammül edemez. bazen derinlemesine sorgular araştırır, bazen çevreden duyup gördükleriyle bir senaryoya oturtur, bazen kalıplaşmış deyimlere, bazen de sıradanlığın öncesi ve sonrasına bağlar. çünkü insanoğlu bilmediği herşeyden korkar. çünkü doğduğumuz günden beri içgüdü ve otomatik hareketlerden ziyade kendimizi doğada öğrenerek, bilmeye gayret ederek koruduk. kendi biyolojimize güvenmedik. çünkü doğanın diğer bileşenlerine göre farklıydık. zekanın doğurduğu bir kibir değil bu. doğayı değiştirebilme, yeni düzenler tasarlayıp düzeni bozabilme yeteneğimizin farkındalığı.

  herşey mümkündür. bunu bilim bile kabul eder. birşey alışılagelmiş ve otomatiğe bağlanmış diye onun değişmeyeceğini iddia edemeyiz. değişiminin imkansızlığına inanmak, anlamadığımız korktuğumuz açıklanamazları, bilinmezleri kafamızdan silip korkuyla yaşamaktan uzaklaşma isteğimizden gelir.

  size vakum enerjisi ve içini dolduran muazzam kuantum çorbasından bahsetmiştim. evrenin yapısına bakarsak zerreden sonsuzluğa iki ucu birbirinden çok farklı kurallarla döşenmiş bir değişken harita...

  evrenin ilk patlama enerjisinin insancıl ilke diye dışlanmış inanılmaz ayardaki seviyesi zaten şu an evreni yöneten dört temel kuvveti, uzay zamanın makro düzeyde kararlı dokusunu oluşturmakta. içine çökmek, dağılmak, toparlanamamak, daha neler neler gerçekleşirdi de, yıldızlar oluşmayabilirdi de, madde ve enerji denen kararlı yapılar oluşmayabilirdi de, 4 boyut açılacak enerjiye sahip olmayabilirdi de,, fazlası da açılabilirdi de biz olurduk olmazdık. ki zaten şu anki dengenin oluşmama ihtimali, oluşmuş olma ihtimaline oranla sonsuz seviyede neredeyse.

  sahi neydi  o ilk patlama? düzeni yıkan değil düzen kuran muazzam ayarda bir patlama? peki biz? bunu anlayan farkedebilen biz?

  herşey mümkündür. mucizeler gelirse, geldiyse gelicekse derinlerden veya çok yukarlardan biryerden gelir. çünkü şu anki varlık seviyemizden bakıyoruz inanılmaz ahenge, kurallara biz. büyük bir bakış açımız yok ve cevizkabuğunu doldurmayan bir aklımız var.

  hayatı boyunca denizin 100 metre altında yüzmüş bir balık havanın varlığını nerden bilsin? deniztabanından gelen bir doğalgaz genişlemesini mucizeden sayar elbet.

  herşey mümkündür

hükümet-cemaat-akp ve gerisi

öncelikle balık hafızalı bir millet olduğumuz için bazı şeyleri hatırlatmakta fayda var;
wikileaksta çıkan erdoğan profili şöyleydi; islamist-göz yuman- kibirli- amerika için biçilmiş kaftan fakat kendi özel tehlikeli fikirleri var, o kadar da güvenilmez. ancak kullanılabilir.
  •  2002 de nasıl başa geldiğini hatırlayın. hapiste abd büyükelçi ziyaretleri, yasa değişikliği ile apisten çıkması, hiçbişey değilken abd avrupa ziyaretleri ve el üstünde karşılamalar, siirtte seçimin düşürülmesi, tekrarlanması, jet fadılın yerine milletvekili seçilip başbakan yapılması... abd nin vaat ettiği bir şekilde hapisten çıkıp türkiyenin bir numaralı adamı olması.
  • ırak savaşında geçirilmek istenen 1 mart tezkeresi, memur maaşlarını geçmezse ödeyemeyiz tehditleri, tezkerenin hüstana uğramasıyla 19 martta bir genelge ile abd nin türkiye üzerinden ırağa lojistik aktarması, incirlikten 4bin küsür abd uçağının sorti yapması. daha genelgenin kabulünün üstünden 5 saat geçmeden türkiyeden kalkan uçakların bağdatı bombalamaya başlaması. akp nin ırakta ölen milyon müslümanın kanına ortak olması...
  • yahudilerden üstün cesaret ödülü, abd askerlerine kahraman yakıştırması...
  • vakıf malı olan kuran kursunun yıkılması(islam şeriatında lanetlenme sebebidir vakıf malını yağmalamak), ekümeniklik muhabbetleri...
herneyse çok ta uzatmayacağım. bir yığın şey var böyle. 28 şubat darbesi ve sonrasında çıkan ekonomik buhranın tek bir sebebi vardı zaten. sekülerizme türkiyeyi katmak, hizmet ettirmek. kaos çıkarıp sonrasında güçlü bir düzen kurarak türkiye ekonomisini ve politikalarını seküler bir anlayışa uydurmak. dünyaya entegre etmek(tek dünya devletine türkiyeyi katmak)...bilirsiniz türkiyede bankacılık sisteminin güçlendirilmesi ve faizlerin cazip hale gelmesiyle uluslararası ekonomide at koşturan seküler anlayışlı bütün yabancı yatırımcılar paralarını türkiyeye akıttı. bu sıcak para ekonomiyi hızlı bir şekilde yatırımlar olmadan şişirdi. sahte bir güllük gülistanlık hava estirildi. sonrasında yapılan özelleştirme ve reformlarla uluslararası ekonomiye turgut özal'ın başlattığı entegrasyon tamamlandı. zaten hegelin büyük rüyası olan tek dünya- tek devlet-seküler bir dünya düzeni planları yüz küsür yıldır tıkır tıkır işliyor. türkiye resmen bu atılımlarla bu organizmanın önemli bir organı haline geldi.

   bu seküler dünya düzeninin kurulması diyalektik materyalist felsefenin en büyük kuralları olan düalist kutupsal yapının oluşturulup körüklenmesiyle kaos yaratmak. oluşan kaostan gereken düzeni sağlamak.
  kumarı oynatan kazanır. kaos bunlar için iyi birşeydir. bu felsefe ile yapılan küresel operasyonlara örnek isterseniz işte buyrun; 1. ve 2. dünya savaşları... soğuk savaş dönemleri...

   şu an bütün dünyada ne kadar savaşlar çatışmalar oluyorsa ve olduysa bu savaşın galibi olacak olan da mağlubu olacak olan da sonunda seküler dünya düzeninin bir parçası olmaya mecburdur.

yaratılan sahte düalizme örnekler mi istersiniz; abd-rusya,ittifak itilaf devletleri, komünizm-kapitalizm... daha özel olarak;türkiyede sağ-sol, cumhuriyetçi-liberal, akp-chp... artık siz çoğaltın bu örnekleri... zaten türkiye güzel bir örnek. türkiyede uygulanan çift başlı siyasi mücadele sisteminin benzerleri 26 farklı gelişmekte olan ülkede de birebir uygulanıyor.

  balık hafızalı bir millet olduğumuz için şunları sürekli unutuyoruz; yapılan birinci ve ikinci siyon kongreleri, bilderberg toplantıları, mason cemiyetler ve seküler hizmetleri, 300 kişilik sanedrin meclisi, başında 3 kabbalist haham, tavistock düşünce merkezi, bankacı ve dünya zengini  doları basan rotschild ailesi, petrol dünyasının bir numarası ünlü rockefeller ailesi, dünyanın yüzde 80 ine hükmeden 12 zengin aile, bunların medyaya da zaman zaman yansıyan paganist toplantı ve ritüelleri, artık iyiden iyiye ifşa olan illuminati örgütü, illuminatinin yönettiği toplum mühendisliği projeleri.... aynı şeyleri tekrar tekrar hatırlatmak sıkıcı ama bizim kadar balık hafızalı başka bir millet yok.

   tavsiyem şudur ki;sonuna izm takılan, -cilik gelen, düalist bir çatışmanın bir kutbu olan bütün oluşumlardan uzak durmanız...

  cemaate gelirsek, birtakım avrupa gazetelerinde, çeşitli röportajlarda cemaatin illuminatinin islami ayağı olduğu söylenmekte. gerçekten de cemaatin işleyişine bakarsak kısmi hücresel bir yapılanması var ve örgüt yapısı masonik cemiyetlerin kurallarına göre işliyor. 11 evlik küçük bölgeler 5-6 bölgelerin birleştiği büyük bölgeler, eyalet yönetim sistemleri, imamlık-mesullük(abilik) makamları. en basitinden bir büyük bölge abisini gözlemleyin. günde 3-4 saat ya uyur ya uyumaz. üniversite öğrencisidir fakat okulunu bilerek uzatmıştır. hiç ama hiç boş vakti yoktur. o toplantıdan bu toplantıya koşuşturur. elinde uzun listeler fişler vardır. kusursuz bir ritüel havasıyla tam bir inançla cemaatin üstten gelen isteklerini yerine getirir. sorgulamaz ve sorgularsa makamını kaybeder anında.

  şimdi halkın yüzde otuzbeşlik kısmının( gerçek oy oranlarına göre) tam bir bağlılıkla desteklediği, neredeyse mehdi gözüyle baktığı başbakan var bir tarafta, diğer tarafta da bu derece kompozit bir yapılanmanın küresel bir lideri var. ve ikisine de inanan, aslında hiçbirşeyden haberi olmayan , sadece  dini inançlarından ötürü taraf tutan milyonlarca masum islami bir yığın... yönlendirmeye müsait bir yığın.

  bu yazımda sadece atırlatmalarda bulunmak istedim. analiz yapmak istemedim. yeterince analizi yapıldı zaten bunların. ama balık afızalı bir topluma bazı şeyleri hatırlatmak gerekli.....