Tanrı ve Evrensel Zeka

 önceki yazılarımda esir kavramını biraz açmıştım şöyle ki;
 10 üzeri -33 cm düzeyinde,(planck düzeyinde) evrenin açılmış dört boyutunun eş birşekilde göründüğü ve bu boyutlar gibi 7 farklı olası boyutun örülü ve bir köpük gibi birbiri üzerine kıvrıldığından, bu bütün kuramsal veya gerçek boyutlar içinde çeşitli kütleli veya kütlesiz enerji-madde paketçiklerinin anlık (10^-33 sn) var olup yok olduğu, evrenin bilinen 4 kuvveti gibi bir yığın kuvvetin var olup yok olabildiği sonsuz olasılıklar denizi,(sıfır nokta enerjisi).... yani hiçlik diye birşey yok.
   ikinci bir bahsettiğim konu da evrenin kompleks zekası;
 yıldız sistemleri gezegenler ve galaksi yapıları, karanlık maddenin ağsı kucaklaması, inanılmaz bir ahenkle birbirine uyumlu makro yapılar ve temel kuvvetler... kusursuz bir kütle seviyesi, enerji seviyesi. Kaos gibi görünen,  ama aslında sürekli bir devinim ve dönüşüm içinde olan bir düzen. sabit olmayan, devasa patlamalarda bile düzenini yitirmeyen, arttıran bir düzen. ki zaten big-bang de yıkıcı değil yapıcı bir boyut-zaman enerji genişlemesi, şişmesi değil mi?...insan aklı ve bunun sonucu olan sanat, dizayn, düzen kurma, yönetme eylemlerini insandan milyonlarca kat çok daha mükemmel bir şekilde oluşturabilen, yıksa da yer yer kaosa mahal vermeden üst bir düzene varan oluşumları barındıran evren elbette ki kusursuz bir zekaya sahip diyebiliriz. bilinçli veya bilinçsiz...

 zaten zekadan bahsetmek için canlılığı önkoşul sunmaya gerek yok. (misal: yapay zeka)
 
  şimdi bu üst zeka sahibi makro yapı ve bu yapının dokusu olan sonsuz olasılıkların varolabildiği bir temel, öz..

yüksek zeka taşıyan ve tüm evreni dolduran bir karmaşık ve bir okadar dengeli bir denizin içinde yüzen, bu evrensel zekadan payını alan dünya düzenimiz, biyolojik yapımız, hayat..... 

  ben heryeri kapsayan bu oluşumu  tanrı olarak nitelendirmiyorum. tanrı varsa elbette ki bize zeka verdiği kadar evreni de böyle tasarlamış olabilir.
  ya üst evrenler? tanrı ve sonsuz zekası?

   şu evrende zerre kadar bir galaksinin zerre kadar bir yıldızının zerre kadar bir gezegeninde, zerre kadar bir gövdeye sahip insan denen varlık kendine bir şahsiyet biçer de, ben varım der de, ruhundan bahseder de evren? tanrı? tanrı elbette ki her özelliği ve olasılığıyla sonsuz ve sınırsız, her düzende sınırsız olmak zorunda, sonsuzluğu, ana kaynağı tanrı olarak alacaksak eğer....

 bu da antropomorfik tanrı tasavvurlarının tamamının altının boş olduğunu gösteriyor.

 ve de anlamsız bir hiçlik yerine, bilinemeyecek ölçüde sonsuz bir zekanın, varlığın özü olduğunu gösteriyor. 

 ontolojik olarak sonsuzluk tahayyül edilemez. edilebiliyorsa o sonsuzluk olmaktan çıkar, tanımlarla sınırlanabilen bir kavrama dönüşür. 

 tanrı hiçbir şekilde bilinemez. varlığı veya yokluğu tartışmasının bile argümanın köküne aykırı olduğu bir kavram. çünkü biyerde sonsuzluk ve hiçliği arasında kavramsal bi ayrım yapabilmek imkansız hale geliyor